Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, “Yerel seçimlere, tüm beldelerde, ilçelerde ve 81 ilde kendi adaylarımızla gireceğiz. Bu yönde de hazırlıklarımızı en hızlı şekilde sürdürüyoruz. Milletimizi özlediği 89 ve 94 yıllarındaki Milli Görüş belediyeciliğinin efsane hizmetleri ile yeniden buluşturacağız.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Dr. Fatih Erbakan, partisinin genel merkezinde Ağustos Ayı Aylık Olağan İl Başkanları Toplantısı öncesi gerçekleştirilen basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
Yerel seçimlere tüm belde, ilçe ve illerde kendi adayları ile gireceklerini belirten Erbakan, “Tıpkı 14 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi 31 Mart 2024 Yerel yönetimler seçimlerine de damgamızı vuracağız ve milletimizi özlemle hasretle beklediği Milli Görüş belediyeciliği ile yeniden buluşturacağız. Sonrasında da 2028’deki genel seçimlere doğru emin adımlarla ilerleyecek ve 2028’de Türkiye’yi yeniden Milli Görüş iktidarı ile buluşturacağız inşallah!” diye konuştu.
İktidarın ekonomi politikasını eleştiren Erbakan, düşük faiz, yüksek kur, rekor düzeyde cari açık ile sonuçlanan “Yeni Ekonomi Modeli” yerine, iktidarın “Yüksek Faiz” politikalarına yeniden geri döndüğünü bunun da sonuç vermeyeceğini düşündüklerini kaydetti.
Erbakan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
“Hepimizin bildiği gibi bugün milletimizin gündeminde ekonomi vardır, geçim sıkıntısı, enflasyon ve gelir adaletsizliğinin her geçen gün artması vardır. İktidar, 1 Aralık 2021 tarihinde açıkladığı ekonomi modelinden fiilen ve resmen vazgeçmiştir. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” politikası, Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olarak atanmasıyla terk edilmiştir. Sayın Şimşek’in bizzat eleştirdiği “Yeni Ekonomi Modeli” ile politika faizi %8,5’a kadar indirilmiş, döviz fiyatlarında ise rekor düzeyde artışlar geçekleşmiştir. Aradan geçen 21 aylık sürede beklenenin aksine; bütçe açığı, dış ticaret açığı ve cari açık önemli düzeyde artmış, istihdamda ise beklenen artış sağlanamamıştır. ‘Faiz sebep enflasyon neticedir’ teorisinin de gerçek olmadığı ortaya çıktı. Çünkü faiz düşmesine rağmen enflasyon yükselmeye devam etti. Düşük faiz dövizi patlattı, dövizin patlaması da Türkiye gibi ithalata bağımlı bir ekonomide enflasyonun yükselmesine sebep oldu. Haziran 2023 itibarıyla, düşük faiz, yüksek kur, rekor düzeyde cari açık ile sonuçlanan “Yeni Ekonomi Modeli” yerine, iktidarın “Yüksek Faiz” politikalarına geri döndüğünü görüyoruz. Haziran 2023’te % 8,5 olan politika faiz oranı, 2 ayın içerisinde 3 kat arttırılarak Ağustos 2023 itibarıyla % 25’e yükseltilmiştir. Politika faiz oranının % 40’a seviyelerine kadar artırılabileceği öngörülmektedir. Böylece şu anda en düşük % 42 olan kredi maliyetlerinin gelecek aylarda % 70’lere kadar artması söz konusudur. Bu kredi maliyetlerinin, üretim ve yatırım odaklı girişimcilerimiz için karşılanabilir olmadığı açıktır. Nitekim bu kredi faiz maliyetlerinin, ürünlerin fiyatına eklenerek son kullanıcı olan halka yansıtılacağı gerçeğiyle, gelecek aylarda ürün fiyatlarında önemli düzeyde artışların yaşanması olasıdır. Yeni ekonomi modelinin getirdiği yüksek kur ve buna bağlı olarak yüksek enflasyon yüküne, ÖTV, KDV, MTV gibi birçok vergiye yapılan zamlara ilave olarak, yüksek kredi maliyetlerinin de vatandaşa yansıtılacağı günlerin geldiğini görüyoruz. Yapılan bu faiz artışlarıyla birlikte; tasarrufları üretime ve yatırıma aktarmak yerine bankalara yatırmak yönünde vatandaşların ve üreticilerin davranışları söz konusu olabilecektir. Bankaların yeni kâr rekorları kırması söz konusu olacaktır.”
“Maalesef bahsettiğimiz iktidarın yanlış ekonomi politikalarından dolayı vatandaşın alım gücü düşüyor, yoksulluğu her geçen gün artıyor. Türk-İş, ağustos ayında yoksulluk sınırının 39 bin 733 TL’ye, açlık sınırının 12 bin 198 TL’ye yükseldiğini açıkladı. Asgari ücret böyle yine açlık sınırının altında kalmış oluyor. Asgari ücrete yapılan maaş zammı daha ücretlinin eline geçmeden erimiş oldu… Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 15 bin 813 liraya ulaştı. Bu rakamlara baktığımızda da vatandaşın en büyük sorunun geçim sıkıntısı olduğu bu rakamlardan da açık bir şekilde ortaya çıkıyor.”
“Bu ortamda bu ekonomide bir de okullar açılıyor. Milyonlarca öğrenci ve veliler kara kara düşünüyor. Nasıl düşünmesin? Yapılan bir araştırmaya göre kırtasiye masraflarında geçen yıla göre yüzde 105’i bulan artış var. Defteriydi, kalemiydi, çantasıydı, ayakkabısıydı, servis ve kantin masrafıydı, dar gelirli milyonların en büyük derdi şimdi bu… Her gün değişen fiyatlar, zamlar velinin kabusu oldu… Üstelik bir de velilerden “bağış” adı altında devlet okulları için para isteniyor. Çocuk okutmak artık bu ülkede lüks oldu. Öğrenci olmak devlet okulunda bile olsanız bu ülkede lüks haline geldi! Böyle bir noktada ders kitaplarının ücretsiz verilmesi gibi, bir kısım kırtasiye masraflarının da devlet tarafından söz konusu olabilir. Bunun mutlaka masaya yatırılması lazım. Kırtasiye ürünlerinden de KDV oranı da düşürülmelidir!”
Emeklilerimizin durumunu sık sık gündeme getiriyoruz. Yeniden Refah Partisi genel merkezine ve il, ilçe başkanlıklarına gelen çok sayıda emekli kardeşimiz, geçim sıkıntısından nefes alamaz hale geldiklerini belirtmekte, kendilerine çok büyük haksızlıklar, adaletsizlik yapıldığını hatırlatmaktadırlar. Bugün bir peynirin kilosunun 300 TL çıktığı bir ülkede 7500 lirayla bir ayı geçirmek zorunda olan, perişan halde milyonlarca emeklimiz vardır. Emeklilerimiz, intibak düzenlemesinin bir türlü çıkartılmamasından dolayı büyük mağduriyetlere uğramaktadır.”
“Bizler Yeniden Refah Partisi olarak, hükümete bu borca, faize ve vergilere ekonomi politikası yerine 54. Hükümet döneminde de faydaları görülen Milli Görüş’ün Ekonomisine bir an önce geçilmesi çağrısında bulunuyor ve milletimize nefes aldıracak önerilerimizi şöyle sıralıyoruz;
– Kamuda tasarrufun sağlanması, kamuda israfın önlenmesi
– Yap-İşlet-Devret modeli ile yanlış hesaplanan devlet garantilerinin yeniden hesaplanması yoluyla hazineye kaynak bulunması…
– Merkezi ve yerel yönetim bütçelerinde denk bütçenin yapılarak yeni borçlanmalara son verilmesi, yeni borçlanma yapmayarak kamunun faiz yükünün yıllar itibarıyla azaltılması,
– Yatırımcılara yönelik faizsiz finansman modeline geçilmesi, böylece ürün üzerine yansıtılan ve vatandaşa ödetilen faiz yükünden milletimizin kurtarılması,
– Kamu tek hesabına geçilmesi,
– Milli Kaynak paketleri önerilerimizin derhal hayata geçirilerek borçsuz-zamsız-vergisiz kaynakların kamuya aktarılması,
– % 70’i geniş halk kesimlerinden toplanan dolaylı vergilere dayanan mevcut adaletsiz vergi sistemi yerine, adil bir vergi sistemine geçilmesi…
– İhracat hacminin artırılması için Avrupa pazarlarına ek olarak, D-8 pazarının canlandırılması,
– Katma değeri yüksek olan ürün üretimlerinin ve ihracatının artırılması için gerekli adımların atılması…
– Yüzde 80 oranında ithalata bağımlı yerli üretim yapısının terk edilmesi,
– Hukuki reformların ve kolaylaştırıcı önlemlerin alınması yoluyla, sıcak para yerine doğrudan yabancı yatırımcıların ülkemize çekilmesi ve tabii faiz belasından kurtulmak için politika faizini aşağı yukarı çekmek yerine borçlanmayı önlemek gerekiyor.
Biz bu önerilerimizi yıllardır dile getiriyoruz. AK Parti ile yapmış olduğumuz seçim mutabakatının içinde bu önerilerimiz var İktidar, ülkenin ve milletin rahat nefes alması için bu çözüm önerilerimizi dikkate alarak bir an evvel hayata geçirmelidir.”
Ülkemizde nesillerimizi ve ailelerimizi tehdit eden bir unsur olarak, uyuşturucu madde satışının ve kullanımının arttığını görüyoruz. Uyuşturucu ticaretinde başta PKK olmak üzere yasa dışı örgütler için yıllardır “transit ülke” olan Türkiye’nin, artık aynı zamanda “pazar ülke” haline geldiği görülmektedir. Uyuşturucu ticaretinde İstanbul’un metamfetamin kullanımında Avrupa’da ilk 10 şehir içerisine girdiği istatistiklere yansımış durumdadır. Gençlerimiz değil, artık çocuklarımız arasında hızla yayılan uyuşturucu madde kullanımı maalesef çocuk yaşta ölümlere yol açmaktadır. EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı verilerine göre 2017 yılından bu yana (son 5 yılda) ülkemizde uyuşturucuya bağlı olan tespit edilen 3 bine yakın ölüm gerçekleşmiştir. Çocuklarımızın ve ailelerin hayatını yaşanmaz hale getiren, ailelerin parçalayan, evlatlarımızın ailelerine karşı şiddet uygulamasına sebep olan, çocuklarımızın insan ticaretinin öznesi haline gelmelerine sebep olan uyuşturucu illetinden ülkemizin bir an önce temizlenmesi gerekmektedir. Gündüz gözüyle, kentlerimizde, metamfetamin denilen uyuşturucu illetini ortaokul çağına kadar çocuklarımıza pazarlayan suç örgütlerine karşı verilen mücadeleyi destekliyoruz. Yeniden Refah Partisi olarak, uyuşturucu illetinden genç nesillerimizi ve ailelerimizi korumak için, ülkemizin her sokağından uyuşturucu illetini temizlemek için atılması gerekli tüm adımlara TBMM’de destek olacağımızı ifade ediyoruz. Ayrıca Yeniden Refah Partimiz Gençlik Kolları Teşkilatı bünyesinde “Uyuşturucu ve Kumarla Mücadele” birimimizin kurulduğunu buradan tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. “Para kaybedebilirsiniz, çalışıp yeniden kazanırsınız, toprak kaybederseniz savaşıp yeniden alırsınız ama bir nesli kaybederseniz bir daha geri getiremezsiniz”
İlgili Haberler
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
Kartal Belediyesi kreşlerinde “Yes To Science” bilimsel eğitim projesi uygulanıyor
AYGAD Basının Problemlerini Gündeme Getirdi
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) Montaj Başvuruları Erişime Açıldı!
Kripto para Bitcoin haftaya yeni rekorlarla başladı