SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kartal Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Bir Toplumun Yok Oluşunun Mimarileri; Farkındalığı Olmayan Siyaset-çiler

Yayınlanma:
ABONE OL
Bir Toplumun Yok Oluşunun Mimarileri; Farkındalığı Olmayan Siyaset-çiler

Farkındalığı olmayanlar, yalan bir dünya içinde yaşadıkları ve sürdürdükleri hayatın gerçek olduğunu zan ederler. Ancak, farkındalıkları olmayanların dışındaki herkes bunun öyle olmadığının farkındadır.

#image_title

Bahse konu olan farkındalığı olmayan kişiler, gerçek zan ettiği hayatının yalandan ibaret olduğunu anlayamaz/ kavrayamaz ve gündelik yaşamı ile ilgili verdiği kararların, tarafınca verdiğini düşünür. Ancak öyle değil, dahası, kendisiyle ilgili kararların başkası/ başkaları tarafından kontrol edildiği, yazılan senaryoların önüne konulduğu, bu senaryoların yönlendirmesiyle aldığı kararların kendi tarafından alındığını zan eder ve öyle yansıtır.

Söz konusu farkındalığı olmayan kişilerin algı sorgulamaları da engellenir ve az çok farkına vardığı zaman sanal korkular devreye girer, bastırılır ve kendisine çizilen alanın dışına adım atamaz duruma düşer.

Farkındalıkları olmayanlar, siyasi tezgahlar üzerlerinden büyük paralar elde edilirken kendilerine de tezgahtan düşen kırıntıların pay olarak verilir. Başka bir değişle, sınıf atlatıp yüksek standartlarda yaşadığını zan ederler, farkındalıkları olmayanlar. Ancak, birileri sırtlarından büyük paralar/servetler kazandıklarını kavrayamazlar. Kavrasalar bile ses çıkaramazlar ve görmezden gelirler.

Bunların haline benim gibi üzülenler ise, her şeyini riske atma pahasına,  kendilerine ulaşıp anlatmaya çalışırlar. Ancak, sisteme monte edilen siyasi açıdan köle ve esir alınan figürler tarafından engellenir. Bunun sonucu olarak, şahsi hırs ve ihtirasının esiri olan, siyasi -ekonomik  güç elde etmek hırsında taban yapan her türlü tezgahlara açık olan yönetici/siyasetçiler sayesinde, Saddam rejiminin devrilmesinden bu güne dek Türkmen milletinin hayal bile edemedikleri olayların gerçek olduğuna tanıklık ediyoruz.

Bugüne dek yerleri doldurulamayan Irak Türkmenlerin lider kadrosu olan Albay Abdullah Abdülrahman, Necdet Koçak, Adil Şerif ve Rıza Demirci, canları pahasına Kerkük’ün Araplaşma politikasına karşı çıktıkları için idam edenlerin bakiyesiyle işbirliği yapılarak Saddam gibi bir despotun başaramadığı Kerkük’ün Araplaştırılmasını, bugünkü Türkmen “siyasetçiler” tarafından sağlandığını hayal bile edemezdik.

Uzun yıllardan beri Türkiye’de yerleşen, anti- Saddam, anti-Baas olduklarını ve milliyetçik konusunda naralar atıp, hikâyeler anlatıp, Rahmetli Koçak ve Rahmetli Zaim Abdullah’ın talebesi, teşkilatında oldukları yalanlarını yarım asırdır Türkmenlere yutturan zevatlarının, Kerkük’ün Araplaşmasına göz yumup, ses çıkarmayıp hatta destek verdiklerini hayal bile edemezdik.

Kendi iradesi haricinde makam-koltuk sahibi olduğunda, rahmetli Necdet Koçak’ın fotoğrafını başının üstüne değil, karşısına asmasından dolayı kendisi eleştirenlere, “Türkmenlerin geleceği ile ilgili önemli kararlar aldığımdan önce başımı kaldırıp bu fotoğraftaki şahsa bakıp, imza at veya atma talimatını bana verdiğinden dolayı karşıma astım” diyen kişi ve etrafındakilerin bu kadar sahtekâr/ yalancı olduklarını hayal bile edemezdik.

Osmanlının Anadolu’ya yerleşmesinden önce bugünkü Irak coğrafyasına yerleşen Irak Türkmenleri, tarih boyunca birlikte yaşadıkları diğer milletlere nazaran daha entelektüel, daha eğitimli, daha medyatik ve iler görüşe sahip oldukları aşikârdır. Saddam sonrası kurdukları ve Irak’ın aydınlık yüzü olan Kerkük merkezli Türkmeneli Uydu kanalının başına tek kelime Arapça, İngilizce bilemeyen ve medya ile hiçbir ilgisi olmayan Emekli muhabere  başçavuşun genel müdür olarak atanmasını milletçe hayal bile edemezdik.

Türkmen siyasetini yeniden dizayn etmek için yola aldıkları kararlarda büyük yanlışlıklar yapıldı, yanlışlıkları düzetmek için daha da büyük yanlışlar yapıldı. Şimdi artık düzelt düzeltebilirsen.

Artık taşınılamaz bir konumuna gelen ve yürütülemez bir hal alan Kerkük merkezli Türkmen siyasi harekatı, sorun yumağına dönüşerek her geçen gün kartopu gibi büyüdüğü aşikardır. Bu gidişata bir noktada dur demek lazım, kararlı bir şekilde milletçe dur denildiğinde,  sorunlar yumağının büyük yüzdesi kendiliğinden çözmüş olunur.  Aksi takdirde, 1000 yılık bir tarihe sahip olan Türkmen toplumunu kendi diyarında azınlığa düşürdüğünüz gibi ömür boyu birilerinin gölgesine muhtaç bırakırsınız.

 

İlgili Haberler