Türkiye Kamu Sen her şeye rağmen istikrarlı büyümesini sürdürüyor. 11 hizmet kolunda 420 bin üyeye ulaşan Türkiye Kamu Sen teşkilatları, 2011 yılında 394 bin olan üye sayısını 2012 yılında 420 bine çıkarmayı başarmış bulunuyor.
Rezaletin zirve yaptığı, makam karşılığında veya tehditle üye yapıldığı bir dönemde Türkiye Kamu Sen’in üye sayısını artırması büyük bir önem taşımaktadır. Son on yılda sendikacılık adına yaşananlar, ülkemizde ileri demokrasinin ne anlama geldiğini gözler önüne seren, çirkin ama ibretlik örneklerdir.
Amirlerin tehdit ve telkiniyle, kamu çalışanlarının gelecekleriyle ilgili kaygılar oluşturarak, haksızlığın ve hukuksuzluğun en alası uygulanarak kıskaca alınan kamu çalışanları sarı sendikaya üye yapılırken; bu baskılara boyun eğmeyen, başkalarının hakkını gasp ederek bir makama gelmeyi zül sayan kamu çalışanları Türkiye Kamu Sen büyük çınarı altında kalmayı veya bu çınarın altında toplanmayı tercih etmiştir.
Türkiye Kamu Sen, üyelerini hiç aldatmadı, üye kazanmak için tehdit ve şantaja başvurmadı, hiç kimseye gelecek korkusu yaşatmadı. Türkiye Kamu Sen olarak; Biz Hep doğruları söyledik, yanlış yapanların ipliğini pazara çıkardık, haksızlık karşısında susmadık, ezmedik, ezdirmemek için mücadele ettik. Dik durmanın, insanca yaşamanın ne anlama geldiğini beraberce gösterdik. Üç günlük dünyada, eğilmeden, bükülmeden yaşamanın hazzını duyduk. İşte, büyüklük budur. Ancak, küçük adamlar, böyle bir büyüklüğe hiçbir zaman talip olamayacaklardır.
Türkiye Kamu Sen yetkili olduğu dönemde yüzlerce kazanım elde etti. Bunlardan bazıları aşağıdadır. Unutanlara bir kere daha hatırlatalım.
ü 2002 yılı ekim ayında tüm kamu görevlilerinin maaşına aylık 100 TL
ü 2003 yılı %15’lik artışın yanında geçmiş dönem kayıpları için 160 TL
ü 2004 yılı %12,3 artış
ü 2005 yılı %11 artış
ü 2006 yılı düşük ücretliler için %21, ortalama %18’lik artış
ü 2007 yılı %10’luk artış
ü 2008 yılı %18’lik zam
ü 2009 yılı %8,7’lik artış
Bütün bunların yanında ayrıca;
Bunlar Türkiye Kamu-Sen’in toplu görüşmelerde elde etiği kazanımların sadece bir kısmıdır. Bu kazanımlar, hem bürokratlara, hem siyasi iradeye, hem de sarı sendikacılığa karşı verilen çetin bir mücadelenin sonucudur. Yetkili olarak oturduğu toplu görüşme masasına ağırlık ve ciddiyet kazandırmış bir sendika olarak, bu platformu sonuç alma mekanizmasına dönüştürmesini bildik.
2002-2009 yılları arasında gerçekleştirilen sekiz toplu görüşme dönemi sonucunda Türkiye Kamu-Sen’in çabalarıyla elde edilen kazanımlar, kamu görevlilerinin temel birçok sorununu çözmüştür.
Türkiye Kamu-Sen’in ilk kurulduğu yıllardan bu yana tam 16 hükümet, 11 farklı başbakan, 5 cumhurbaşkanı geldi. Hükümetler, başbakanlar değişti, milletvekilleri değişti, cumhurbaşkanları değişti ama Türkiye Kamu-Sen, hep dimdik ayakta kaldı. Kimsenin arkasına saklanmadı. Kimseden güç almadı. Kimseden medet ummadı. Kimseden de korkmadı.
* İlk büyük eylemimizi yaptığımız 5 Ocak 1993’te Başbakan, Süleyman Demirel’di.
*Tansu Çiler hükümeti zamanında 100 bin kişiyle Tandoğan’ı inlettiğimizde, tarihler 17 Aralık 1994’ü gösteriyordu.
*21 Ekim 1995’te 200 bin kişiyle Kızılay Meydanı’nda “zulme ve sefalete son” dediğimizde yine Başbakan, Tansu Çiller’di.
*21 Aralık 1996’da 100 bin kişiyle protesto ettiğimiz Başbakan da; 15 Haziran 1997’de Taksim ve Kızılay’da 28 Şubat sürecine isyan ederken, “Kesintisiz demokrasi istiyoruz” diyerek yollara düşüp, hakkını savunduğumuz Başbakan da Necmettin Erbakan’dı.
*1 Aralık 2000’de Emek Platformu ile beraberce, memurun yüzde 80 katılımı ile iş bıraktığımızda da, 31 Ağustos 2002’de, 55 bin kişiyle Kızılay’ı memurlarımızın hakları için inlettiğimizde de iktidarda DSP-MHP-ANAP Koalisyonu vardı.
*26 Ağustos 2006’da 35 bin memur, hakları için Kızılay’a koşmuştu.
*25 Kasım 2009’da ve 23 Mayıs 2012’de birer gün iş bıraktığımızda da AKP’den gerçek anlamda toplu sözleşme-grev hakkımızı, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini ve adaletsizliklerin son bulmasını istiyorduk.
Biz hak ararken, iktidarda kimin olduğuna bakmadık. Biz hak mücadelesinde kimseye paravan olmadık; kimseye göbekten bağlanmadık.
Hak bildiğimiz yolda ilerlerken, önümüze çıkan taşlara aldırmadık. Gücümüzün kamu çalışanlarından geldiğini asla unutmadık, unutmayacağız. Daha da büyüyeceğiz, hem sayısal olarak hem de yüreklerde büyüyeceğiz. Sarı sendika ise, hep bitişin korkusunu ve o günün korkusu ile yaşayacak. Yaptıkları zulmün hesabını önce kamu çalışanlarına, sonra Allaha verecekler. Yalandan, iftiradan, zulümden beslenenlerin sonu elbette hüsran olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Tarih şahittir ki, şımaranlar, azanlar, zulmedenler, haksızlık yapanlar bedelini, her zaman, en acı şekilde ödemiştir.
Kurulduğumuz 1992 yılından bu yana, Türkiye Kamu Sen’e inanan, destek veren korkmadan, yılmadan mücadele eden tüm teşkilat yöneticilerimize, dik ve şahsiyetli duran üyelerimize gönül dolusu teşekkürler.
İlgili Haberler
Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı Şiilerin arkasında […]
2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]
Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]
TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]