Dünyanın dört bir yanında oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Müslümanlara zulmedenleri de bu zulme seyirci kalanları da şiddetle lanetliyoruz.
Müslümanlar üzerinde kirli bir oyun oynanmakta, dünyanın her köşesinde oluk oluk Müslüman kanı akıtılmaktadır. Dün Avrupa’nın ortasında Bosna’da yaşanan trajedi tazeliğini korurken Doğu Türkistan’da zulme uğrayan soydaşlarımızın çığlıkları arşa yükselirken, bizim de etrafımız ateş çemberi ile çevrilmektedir. Son günlerde ise Myanmar’da yaşayan Müslümanlara karşı yapılan zulmün bir katliama dönüştüğü görülmektedir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Myanmar’ın Arakan bölgesinde büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Daha önce İngiliz sömürgesi iken İngilizlerin bölgeyi terk etmesiyle oluşan kaos ortamında Arakanlı Müslümanlar öz yurtlarında, yıllarca Budist yönetimlerin baskısına maruz kalmış, vatandaş sayılmamış, evlenmeleri ve şehirlerarası seyahat etmeleri dahi engellenmiştir. Son günlerde ise Müslümanlara uygulanan şiddet, adeta bir soykırıma dönüşmüş, Budist zalimlerce Arakanlı Müslümanlara yönelik katliam artık dayanılmaz bir hal almıştır.
Bölgede yaşayan Müslüman halk zorunlu göçe tabi tutulmakta, işkenceler, tecavüzler ve katliamın sonuçları yürekleri dağlamaktadır. Üstelik bu katliam, zulüm ve işkenceler, uluslararası kuruluşların gözleri önünde cereyan etmektedir. Ancak sözde gelişmiş ülkeler ve uluslar arası kuruluşlar, yaşanan insanlık dışı saldırılara karşı etkili bir yaptırım getirmemekte direnmektedirler.
Stratejik önemi olan, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip bölgeleri kontrol altında tutmak adına demokrasi ve insan hakları kavramlarını kullanan bu ülkeler, Arakan’da yaşananlara seyirci kalarak adeta bu insanlık suçuna ortak olmaktadırlar.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen olarak dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen, Müslümanlara yönelik bu zalimliğin ve tecavüzleri şiddet ve nefretle kınıyor; zulüm ve işkencenin derhal durdurulması için gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.
Dinimiz İslam, esenlik, huzur ve barış dinidir. Kimseye zulmetmez ve kimseye zulmedilmesine de asla izin vermez. Eğer insan hakkı, yaşama hakkı ve demokrasi bölgelere göre değişmiyorsa, Türkiye Hükümeti de insan hakları konusunda Suriye’de, Libya’da ve Mısır’da gösterdiği hassasiyeti, Arakanlı Müslümanlar için de göstermek zorundadır. Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler teşkilatı, derhal duruma el koymalı, Türkiye bu girişimlerde başrolü oynamalıdır.
Dini, ırkı, rengi ne olursa olsun insanların birbirini yok etmesi, evsiz barksız bırakması, canına kastetmesi kabul edilemez. Arakan’da yıllardır uygulanan bu katliamlar artık son bulmalı, bu insanlık suçunu işleyenler mutlaka gerekli cezaya çarptırılmalıdır.
Dinimizce ve uluslararası sözleşmelerde hayat hakkı güvence altına alınmıştır. Buna rağmen Myanmar’daki bu insanlık dışı uygulamaların bir an önce sonlandırılması en büyük beklentimizdir. Bu doğrultuda özellikle İslâm İşbirliği Teşkilâtı, Birleşmiş Milletler ve bütün ülkeleri Arakan’lı Müslümanlara yardım etmeye, yapılan zulmün durdurulmasına ve sorumluların cezalandırılmasına destek olmaya çağırıyoruz.
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?