SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

19 Mayıs Ruhu köreltilemez!

Yayınlanma:
ABONE OL
19 Mayıs Ruhu köreltilemez!

Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak kabul ettiğimiz 19 Mayıs, aynı zamanda “Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. 19 Mayıs 1919 tarihinin önemini anlamak, anlatmak, 19 Mayıs ruhunu hissetmek, o ruhu genç nesillere aktarmak çok önemlidir.

 

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın bugün 94’üncü yıldönümünü kutluyoruz. 19 Mayıs 1919 tarihinin üzerinden 94 yıl geçmesine karşın, Atamızın kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün de tehlikelerle karşı karşıyadır. Toprak bütünlüğümüz, bağımsızlığımız, Cumhuriyetimiz tehdit altındadır.

 

Türkiye, bölücülerin hedefindedir. Bölücüler; dış destekli güçlerle, ülkemizin huzurunu, dirliğini ve birliğini ortadan kaldırmaya, insanlarımız arasına ayrılık tohumları ekmeye, ülkemizi parçalamaya çabalamaktadır. Bölücü terör örgütü ile pazarlıklar yapılarak milletimizin vicdanı sızlatılmaktadır.

 

Biz, Türkiye Kamu Sen olarak, bu bayramın içerdiği birinci ve asıl anlamın, diğer bütün milli bayramlarla bütünleşen bir anlamı olduğunu söylüyoruz: Bir milletin en değerli varlığı olan Özgürlük ve Bağımsızlık! İkinci anlamı ise onun özel anlamıdır: Özgürlük ve Bağımsızlık, bitmeyen bir süreç, dinmeyen bir heyecandır. Bir kere kazanıldıktan sonra, durağanlığa terk edilecek olursa kaybedilir. Bunun için en kutlu bir aşk olarak alev-alev tutuşan bir meşale gibi nesilden nesile aktarılmalıdır. Bu ise, gençliğin özgürlük ve bağımsızlık bilinciyle eğitilmesi ile mümkün olur. İşte, 19 Mayısların açık anlamı; Özgürlük ve Bağımsızlık bilincinin Türk gençliğine emanet edilmesidir.

 

 

19 Mayıs 1919, emperyalizme karşı direnişin sembolüdür, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun ilk adımıdır.

 

Böylesine önemli bir tarih ne yazık ki un ufak edilmeye çalışılmaktadır. Bilindiği gibi Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği değiştirilmiş ve geçen yıl 19 Mayıs’ın stadyumlarda ve alanlarda görkemli bir şekilde, halkın katılımıyla kutlanması engellenmiştir. Nitekim bu yıl 23 Nisan’da aynı akıbete uğramıştır.

 

Anlaşılan o ki, artık 19 Mayıslarda, 23 Nisanlarda, 30 Ağustoslarda Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, şehitlerimizi, milli hasletlerimizi, değerlerimizi görmek pek mümkün olmayacaktır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dışındaki milli bayramlarda devlet törenlerinin tarihe karışması iç acıtan bir durumdur.

 

Öte yandan bu yıl 19 Mayıs, çözülme sürecinin gölgesinde kutlanmaktadır. Çözüm süreci diye ambalajlanan süreç ülkemizi ne idüğü belirsiz bir viraja sokmaktadır. Bu virajın sonunda milletimizin uçuruma yuvarlanacağı çok açıktır.

 

Çözüm diye halka yutturulmaya çalışılan sürecin arka planında neler olduğu nedense sorgulanmamaktadır. Önce PKK silah bırakacak denilmiştir ancak PKK’nın silahlarıyla birlikte Irak’ın kuzeyine üsleneceği ortaya çıkmıştır. Zira PKK silah bırakmak için koşullar öne sürmektedir. Kısacası bir terör örgütü, şanlı bir maziye sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile pazarlık yapmaya cüret edecek noktaya gelmiştir. Buna zemin hazırlayanlar ise üzülerek söylüyoruz ki, bu ülkeyi yönetenlerdir.

 

Tüm bu yaşananlar neyin nesidir? Devletimiz, bölücü çete ile pazarlık masasına oturacak kadar kendini mi kaybetmiştir? Yoksa bu süreci başlatanlara ve bu sürece destek verenlere hipnoz mu yapılmıştır?

 

30 yıldır ülkemize kan kusturan, 35 bin insanımızı katleden, 10 bin Mehmetçiğimizi şehit eden katiller sürüsü neyin ya da nelerin karşılığında silah bırakacaktır?

 

Bebek katilinin neredeyse el üstünde tutulmasına, İmralı’dan talimatlar göndererek, devlet ile adeta pazarlık yapmasına seyirci kalmak ya da alkış tutmak için nasıl bir ruh halinde olmak gerekir?

 

Sanki evlatlarımıza katliam yapan bu katiller sürüsü değilmiş gibi hareket edilmesi, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim ruhuna uygun mudur?

 

Bu toprakları bize türlü zorluklarla yeniden vatan yapmış olan Atamızın, şehitlerimizin şu anda kemikleri sızlamıyor mudur?

 

Şunu herkes bilmelidir ki; sözde çözüm süreci ile birlikte TC ifadesinden, Türk kelimesinden, vatan, bayrak, İstiklal Marşı gibi kutsal değerlerimizden rahatsızlık duyan zevat arsızca, edepsizce kinlerini kusa dursun; şehitlerimizin kanı, topraklarımızın bütünlüğü, dirliğimiz, birliğimiz, değerlerimiz üzerinden yapılacak bir anlaşmaya bu millet asla razı olmayacaktır.

 

Türkiye hem PKK terör örgütü ile mücadele ederken, hem de Hatay’da yaşanan terörist saldırının yaralarını sarmaya çalışmaktadır. İçten ve dıştan abluka altına alındığımız ve denetimden yoksun göç nedeniyle sınır güvenliğimizin kalmadığı bir ortamda nasıl huzur içinde yaşayabilir, 19 Mayıs’ı anlamına yaraşır bir şekilde nasıl kutlayabiliriz ki? Bir yanda çözülme ve ihanet süreci, diğer yanda Hükümetin yanlış Suriye politikası ve sınırlarımızı denetimsiz bir şekilde açması nedeniyle Hatay’ın kan gölüne dönmesi bizleri ziyadesiyle endişelendirmektedir. Sanki birileri düğmeye basmış ve daha önceden yazılan oyunu şimdi sahnelemeye başlamıştır.

 

Şimdi de gelelim konunun ikinci önemli anlam çerçevesine:

 

Biz, Türkiye Kamu Sen olarak19 Mayıs Bayramı’nın, aynı zamanda, yarınlarımızı emanet edeceğimiz, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın en büyük güvencesi olan Türk gençliğinin sorunlarının dile getirilmesi gereken bir gün olduğunu da düşünmekteyiz.

 

Türk gençliği, ne yazık ki, her geçen gün, çözülmekten ziyade git-gide ağırlaşan büyük sorunlar içerisinde bunalmaktadır. Bu sorunların en başta gelenleri ise “işsizlik” ve “eğitimdir”.

 

Maalesef Türkiye’nin içinde bulunduğu ve hala sağlıklı bir çözüme kavuşturamadığı ekonomik krizin yarattığı işsizlikgençliğimizi çok rahatsız etmeye, bunalımlara sürüklemeye devam etmektedir. Gençlerimizin büyük bir kısmı işsizdir ve iş bulmak adeta bir kâbusa dönüşmüş bulunmaktadır. Daha henüz hayatının baharında olan gencecik insanların içinde bulunduğu bu durum, aynı zamanda ülkemizin geleceğini de tehdit etmektedir. İşsizlikten kıvranan veya işinden mutlu olamayan, çok düşük ücretlerle ve güvencesiz çalışmak zorunda bırakılan bir gençlikle yarınlardan emin olmak zordur.

Bunun yanında ikinci bir sorun da eğitimdir. Dünya nüfusunun sürekli yaşlandığı bir çağda genç bir nüfusa sahip olmanın getireceği dinamizmi değerlendiremeyen Türkiye, gençliğini gerektiği miktarda ve gerektiği kalitede eğitememektedir. Bilgi çağına dönüşen dünyada “ne iş olursa yapan” insan yerine, “bilgiye dayalı iş yapan” uzman insanın yetiştirilmesi de ancak yüksek kaliteli bir eğitim ile mümkün olacaktır. Eğitim imkânlarının, bir yandan genç nüfusun ancak çok küçük bir kesimine hizmet verebilmesi ve diğer yandan kalitenin de olması gerektiği gibi yükseltilememesi hem gençlerimize ve hem de ülkemizin geleceğine zarar vermektedir.

Gençliğin bayramında gençlerimiz, buruk, mutsuz ve umutsuzdur.

Ne yazık ki, geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlerimiz, geleceğe bizler kadar umutla bakamamaktadır. Artık iddia edilen ekonomik büyümenin istihdama dönüşme vakti gelmiştir. Ama hükümetin bu konuda herhangi bir çabası, çalışması, planı ve kaygısı yoktur. 

 

19 Mayıs’ta daha umutlu olmak, 19 Mayıs’ın anlam ve önemine uygun bir kutlama mesajı yayınlamayı çok istedik. Ancak ülkemizin içinden geçtiği dönem buna imkan tanımamaktadır. 19 Mayıs’ı kutladığımız bugün başta gençlerimiz olmak üzere tüm milletimizin Atatürk’ün gençliğe hitabesini hatırlamasında fayda vardır. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz sancılı ve tantanalı süreçte 19 Mayıs’ı daha iyi kavramamız ve 19 Mayıs’ı gençlerimize çok iyi anlatmamız gerekmektedir. Herkes emin olmalıdır ki, Büyük Atatürk’ün gösterdiği yolda yürüyen Türk eğitimcileri sorumluluklarının bilincindedir ve bu doğrultuda hareket edecektir.

 

Biz Türk eğitimcileri olarak; geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi şuurlu nesiller olarak yetiştirmeye devam edeceğiz ve onlara güzel bir gelecek bırakmak için elimizden geleni yapacağız. Öte yandan da Hükümetin en kısa zamanda gençlerimize iş ve aş sağlayacak programlar hayata geçirilmesiistiyoruz. Bu vesileyle Türk Milleti’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor; başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere, kahraman yürekli aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz.

 

 

            Türkiye Kamu-Sen

  İstanbul İl Başkanı 

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]

Dünyadan
07 Mart 2024
Kazancı, “Kerkük’teki Türkmenleri azınlık durumuna düşüren o imzalar”

Kerkük’teki Türkmenlerin Güneşte Eriyen Dondurma Misali Durumuna Düşürülmesinin Altında yatan imzalar. 03.03.2018 tarihli bu yazı,  2018 yılında Irak’ta gerçekleşecek Parlamento seçiminden tam bir ay önceki tarihi teşkil ediyor. Söz konusu yazıda,  dönemin ITC Başkanı Erşat Salihi ve dönemin ITC başkan yardımcısı Hasan Turan’ın (dönemin ITC yönetiminin bilgisi olmadan) katılımıyla Kürt ve Araplardan oluşan “Kerkük Komisyon”, […]

Dünyadan
25 Şubat 2024
Hicran Kazancı, “Bir Ağacı, Sapı O Ağacın Dalından Yapılan Baltayla Keserler”

12 Mayıs 2018 tarihinde, Irak’ta gerçekleşen parlamento seçimine, Kerkük noktasında Erşat Salihi başkanlığındaki Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Türkmen Cephesi Listesi adı altında seçime katıldı. Listedeki 2.aday, ITC yardımcısı Hasan Turan idi. Netice, Kerkük genelinde 1 milletvekili ITC kazandı. Başka bir ifade ile, Kerkük’teki ITC’nin etkisi tamamen kırıldı ve Kerkük üzerindeki inisiyatifi rakip partilere altın […]

Basında Kartal
17 Şubat 2024
Kartal halkının tercihi kim olacak?

Kartal’da adayların seçmeni etkileyecek en önemli projesi hiç kuşkusuz Kentsel Dönüşüm vaadleri olacaktır. Zira adayların seçmeni ikna edebilecek en etkili proje vaadi, barınma konusunda yapılması gerekenler binaların yenilenmesi yani depreme dayanıklı sağlam binalarda yaşama arzusu olacak. Kartal’ın komşu ilçelere oranla imar ve şehirleşme konusunda geri kalması Kartal halkını hem çok üzüyor, hemde bu seferki yerel […]