SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Akademik Özgürlük, Ekonomik Özgürlüğe Bağlı

Yayınlanma:
ABONE OL
Akademik Özgürlük, Ekonomik Özgürlüğe Bağlı

 

 

Yükseköğretim Kurulunun (YÖK’ün) 32. kuruluş yıldönümü dolayısıyla YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya “Akademik Özgürlük” adıyla bir bildiri yayınladı. Buna sevinmemek mümkün değil. Bildirinin muhtevasına bakınca, üniversitelerde akademik özgürlüğün olmadığının bir anlamda en yüksek makam tarafından tescil edildi.

 

Nitekim bildirinin ikinci maddesi aynen şöyledir: “Akademik özgürlük her şeyden önce, araştırma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma hürriyetini, araştırma için gerekli araçlara ve koşullara sahip olma hakkını ve bilimsel üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerir”. Ne yazık ki, akademisyenlerin “araştırma için gerekli araçlara ve koşullara sahip olma hakkı” bulunmamaktadır. Mesleği bilim üretmek ve bilim öğretmek olan, ülkemizin en iyi yetişmiş beyinleri, sürekli olarak düşük tutulan ücretleriyle mahkûm edildikleri geçim sıkıntıları dolayısıyla sefalet girdabı içinde ölüm-kalım mücadelesi vermektedir. Bir akademisyen, yaptığı işi, yani mesleği için kendi cebinden para harcayan tek memurdur. Beri yandan, Üniversitelerin araştırma imkânlarının yetersiz olması, Hocaların bu masraflarını daha da arttırmaktadır.

 

Öte taraftan akademisyenler mezun ettikleri öğrencilerinden daha az maaş alır konuma getirildi. SETA tarafından hazırlanan ”Ulusal ve Uluslararası Karşılaştırmalarla Öğretim Üyeliği Maaşı” raporunda yer alan bilgilere göre; 2002-2013 döneminde öğretim üyeleriyle devlet memurlarının, özellikle mühendis, fizikçi ve hukukçuların maaşları arasındaki fark hem göreceli hem de mutlak açıdan akademisyenler aleyhine daraldı. Bu dönemde diğer kamu çalışanlarının ortalama maaşı, reel olarak yüzde 61 artarken, öğretim üyelerinin maaşı ortalama yüzde 6’lık bir artış gösterdi.

 

Toplu sözleşmeyi fırıldağa çeviren sarı sendika ve sarı sendikanın taşeronu Çalışma Bakanı sayesinde akademisyenlerin hiçbir sorunu çözülmedi. Devlet memurları içerisinde ek ödeme verilmeyen ve maaşları konumlarına uygun düzeltilmeyen yegâne kesim akademisyenler oldu. Dört kişilik bir ailenin Asgari Geçim Endeksinin 3679 TL’ye dayandığı günümüzde Üniversite Hocalarının yaklaşık % 95’i bu sınırın altında, yaklaşık %78’i de 2600 TL’nin altında bir maaşa mahkûm edilmiş bulunmaktadır. Sefalet girdabında can çekişen, dolayısıyla ekonomik özgürlüğe kavuşmamış bir akademisyenin akademik özgürlüğünden söz edilemez.

 

Üniversiteler, akademik özgürlük yanında idari özgürlük ve mali özgürlükleri bulunduğu zaman bir anlam kazanırlar. Akademik hayatın ihtiyaçlarına cevap vermeyen, köhnemiş, anti-demokratik, merkeziyetçi ve rektör saltanatı üzerine kurulu YÖK kanunuyla akademik özgürlükten bahsetmek mümkün mü?

YÖK tepeden aşağıya doğru yapılandırılmış bir kurum haline gelmiştir. Bu kurum içinde Öğretim Üyesinin söz hakkı yoktur. Kendi dekanını ve rektörünü seçememektedir. Kendi Fakültesinde yapılacak önemli ve köklü değişikliklerle ilgili bile görüşü alınmamaktadır.

 

Dün Kemal Gürüz’ün ve Erdoğan Teziç’in haksız ve zulme varan uygulamalarını haklı olarak eleştirenler, bugün atadıkları rektörler veya dekanlar vasıtasıyla aynı haksızlık ve zulümleri uygulamakta bir beis görmemektedirler. İstediklerine kadro vermekte, istemediklerini sürüm sürüm süründürmektedirler. Üniversitelerde mobing uygulamaları tavan yapmış bulunmaktadır. Demokrasi bir tarafa itilince haliyle bunun arkasından gelecek olan da “jakobenizm”den başkası olmayacaktır.

Akademik Özgürlük” bildirisinde öğrencilerden haklı olarak söz edildiği halde, üniversitenin üçayağından biri olan idari personelin es geçilmesi önemli bir eksikliktir. İdari personel olmadan üniversitenin olamayacağı, akademik özgürlük ortamının oluşturulamayacağı herkesin malumudur. İdari personelin ağır aksak yürüyen, bazı üniversitelerde bilinçli olarak rektörler tarafından engellenen görevde yükselme hakları hükümet tarafından yapılan son düzenlemelerle tamamen ellerinden alındı. Daire başkanlarının ek gösterge mağduriyetleri giderilirken, aynı konumda bulunan şube müdürleri, fakülte, yüksek okul ve enstitü sekreterleri ile müdür ve üniversite hastaneleri başmüdürlerinin mağduriyeti devam etmektedir. Yine 666 sayılı KHK ile kamuda çalışanlarının ücretlerine yapılan iyileştirmelerde şeflerin unutulmuş olması, maiyetlerinde çalışan memurlarla aynı maaşı almalarına neden olmuştur. Şefler doktora yapsalar dahi kadro dereceleri 3. dereceden aşağıya inememektedir. Buda özel hizmet tazminatının düşüklüğü nedeniyle emsallerine göre daha az maaş almalarına neden olmaktadır. Daha doğrusu idari personel büyük bir huzursuzluk içindedir. Bu huzursuzluk onların veriminin düşmesine neden olmaktadır.

Akademik ve idari personele konumlarına uygun ücret verilmediği, kendi idarecilerini seçme özgürlüğü tanınmadığı müddetçe “Akademik Özgürlük” ve “Üniversite Özerkliği”nden bahsetmek mümkün değildir.

 

            Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]