SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Öğretmenler Dert Yumağına Dönüştü

Yayınlanma:
ABONE OL
Öğretmenler Dert Yumağına Dönüştü

 

 

          24 Kasım Öğretmenler Gününü geride bıraktık. Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı bu günü öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin hemen hiçbir derdine, sıkıntısına, sorununa eğilmeden; basmakalıp nutuklarla ve birkaç törenle geçiştirdi.

 

          Bu en önemli günde sevinçler yüzlerde ve dudaklarda yarım kaldı. Çünkü öğretmenlik mesleği dertli, öğretmen dertli; dertli bile değil, artık dert küpü. Başka bir ifadeyle tükenmişlik sendromu içinde. On iki yıldan beri çözülmeye çözülmeye, üstüne üstük sorun üzerine sorun üreten eğitim politikalarıyla bir kördüğüme dönüşmüş sorunları büyük bir yumağı andıran bu kutlu meslek, neredeyse bitme noktasına gelmiş, daha doğrusu, getirilmiş bulunuyor.

 

          Öğretmenlik mesleğini perişan eden ve geleceğini karartan sorunların başında ücret adaletsizliği, özlük haklarının gaspı, bilgisiz, deneyim ve becerisi olmayanların baş tacı edilmesidir.

 

          Hiç şüphesiz öğretmenlerin sorunlarının başında her geçen sene biraz daha aşınan reel gelirleri, birinci sırayı almaktadır. On iki yıldan beri her gelen hükümet, eline aldığı “gelecek seneye ilişkin enflasyon tahmin rakamları” gibi ciddiyetsiz çizgileri göstererek keyfince yaptığı düşük ücret zamlarla öğretmenin gerçek gelir düzeyini düşürdükçe düşürdü ve artık günümüzde dibe vurdurdu.

 

          Nitekim 2002 yılında yeni göreve başlayan bir öğretmenin maaşı 5,12 tam altın değerinde iken bugün aynı durumdaki öğretmenin maaşı 3,26 tam altın değerine düşmüş bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanı ve Başbakan 2002 yılından bugüne öğretmen maaşının %283,7 oranında, 2014 yılı için yapılacak zam da göz önüne alınırsa %303 artığını söyleseler de, durumun reel olarak tam aksi olduğu bütün çıplaklığıyla ortadadır.

 

          Bugün kamu çalışanları içinde en az maaş alan kesim içinde öğretmen ve akademisyenler birinci sırayı işgal etmektedir.

 

          Hâsılı; dert çok, derman ise görünürde yok. Hepsinin üstünde merak ettiğimiz bir şey daha var: Bu kadar sorunun kol gezdiği, sorunların çığ gibi büyüdüğü, ürpertici kâbuslara dönüştüğü ve adeta kronikleştiği bir ortamda, bütün sorunu dershanelere endeksleyen Hükümet üyeleri ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri gerçekten geceleri rahat bir uyku uyuyabiliyorlar mı?

 

          Bizce, uyumamalıdır; ancak, sadece uyumamak da yetmez. İlk iş olarak, öğretmenlerin maaşı düzeltilmeli, yandaş idareciler tasfiye edilmeli, gasp edilen öğretmenlerin bütün özlük hakları iade edilmelidir. Bu da yetmez: Bakanlık yetkilileri, okullara gelip, doğrudan öğretmenler ve diğer eğitim ve öğretim çalışanlarıyla bire-bir ve açık kalpli görüşmeler yapmalı, dertlerini, şikâyetlerini birinci elden öğrenmelidir.

 

          On iki yılsonunda:       

          • Milli Eğitim sistemi sürekli müdahalelerle laçkalaştırıldı. Her geçen Eğitim-Öğretim döneminde kalite çok bariz bir biçimde ve sürekli olarak düştü.

          • Türk Milli Kültürü hedef alındı;  Türk” kelimesini yasaklayan ve bizleri “millet” yapan tarihimizi ve edebiyatımızı silmeye, bizleri tarihsiz, kültürsüz ve köksüz bir yığına dönüştürmeye çalıştı.

          • Üniversite-öncesi dönemde meydana gelen kalite düşüklüğü, Eğitim-Öğretim sisteminde bir zincirleme reaksiyona sebebiyet vererek dalga-dalga yayıldı, Üniversitenin de kalitesini aşındırdı.

                      Eğitim-Öğretim Camiası’nın özlük hakları çok büyük bir oranda ve çok büyük bir sıklıkla, sürekli olarak ihlal edildi. 2003-2013 yılları arasında gelen hükümetler Cumhuriyet tarihinde görülmüş en büyük “kıyım” ve “zulüm” rekorunu kırdı.

                      Bakanlık bünyesinde partizan örgütlenmelere göz yumuldu, hatta teşvik edildi; artık Bakanlıklarda ve bu Bakanlıklara bağlı il ve ilçe teşkilatlarında yandaşların dışında kimse kalmadı. 

                      Eğitim-Öğretim Camiasının geçim durumu sefalet seviyesine kadar gerilediği, bütün hayatları fedakârlık ile geçen Eğitimciler ve Öğretmenler, neredeyse bu mesleği seçtiklerine pişman olacak raddelere geldiği/getirildiği halde, Bakanlık bu konuda bir işlem yapmak için parmağını dahi kıpırdatmadı. Tam aksine Hükümet başta olmak üzere Milli Eğitim Bakanlarının büyük çoğunluğu öğretmenlere hakaretten başka bir şey yapmadı.

 

          Sonuç olarak diyebiliriz ki: “Mahkeme Kadı’ya mülk olmaz” atasözünde ifade edildiği gibi, Milli Eğitim’den on iki yılda nice Bakanlar gelip geçti; ama arkasından hoş bir seda bırakmadan geçti, yaktı ve yıktı da geçti!

 

          Öğretmenlerin ve akademisyenlerin yaşamakta olduğu bu sıkıntıların ve eğitimin sorunlarının çözülmek yerine, zamanla daha da katlanarak bir trajediye dönüşmesi, her türlü imkânı ve potansiyeli fazlasıyla mevcut bulunan bu güzel ülkenin, bu cennet vatanın ve bu sabırlı ve fedakâr milletin değil, bu imkânları hovardaca harcayarak heder eden çapsız, düşük kapasiteli politikacıların kusurudur.

       

          Öğretmenlerimizin, akademisyenlerimizin ve diğer eğitim çalışanlarının artık çoktan açlık sınırının altına düşmüş bulunan ücretlerinin iyileştirilmesi istikametindeki bütün beklentiler boşa çıktı. “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler”.

       

 

            Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen

İstanbul İl Başkanı

author avatar
M. Hanifi Bostan

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]