Bu yazı; 40 kişilik sınıfta 125 öğrencisine ders anlatmak zorunda olan, aynı anda ancak 6 hasta alınabilecek bir klinikte her gün 40 öğrenciye pratik eğitim vermek ve de günlük iki yüz, üç yüz hastayı muayene ve tedavi etmek mecburiyetinde olan bir öğretim üyesi tarafından kaleme alınmıştır.
Ve de sağlığın siyasi ve kişisel yönü yoktur çünkü hastaysanız hastasınızdır. Ötesi sizi ilgilendirmez.
Bütün Türkiye halkı bilsin ki; Tıp ve Diş Hekimliği fakültelerinde her türlü imkânsızlığa rağmen üç, dört katına çıkarılan kontenjanlar ve hekimlere dayatılan performans sistemi sebebiyle kaliteli sağlık hizmetinin yanı sıra sağlık eğitimi de çökmüştür.
Eğer tedbir alınmaz, kontenjanlar azaltılmaz, yerden bitme açılan Tıp ve Diş hekimliği Fakültelerine devam edilir ve de bu iğrenç, hekimi hekime, sağlık çalışanını birbirine düşüren performans sistemine aynen devam edilirse ülkemizde birkaç yıl içinde ne doğru dürüst eğitilmiş pratisyen hekim ne de iyi yetişmiş uzman hekim bulunabilecektir.
İşin kötü tarafı toplumumuz; geçmişin acı tecrübelerinden sıyrılamadığı ve hatta birileri tarafından her fırsatta hatırlatıldığı için iyi sağlık hizmetini tedavi olabilmek değil de doktorun odasına girebilmek, doktora kolay reçete yazdırabilmek ve ilacını kolay alabilmek sanmaktadır.
Evet, doğrudur son yıllarda yapılan değişiklikler sonucu hastanın hekime ulaşması ve ilaç alabilmesi kolaylaşmıştır ama hastaların tedavi edilme ve şifaya kavuşma oranı büyük bir hızla düşmüştür.
Yıllardır hekimler tarafından dile getirilen problemlerimize çözüm aranmadığı ve hep geçmiş örnek gösterilerek sorumluluktan kaçıldığı için ülkemizde sağlık hizmetinin arka planında giderek artan önemli sıkıntılar vardır.
Daha önceleri de söylediğimiz gibi;
Değersizleştirilmiş, her türlü adaletsizliğe ve haksız kazanca açık hale getirilmiş,
Öğrencilerini, asistanlarını gerektiği şekilde eğitmesine, ilgilenmesine müsaade edilmeyen,
Performans sitemi denen baştan sona yanlış ve haksız bir sistem adına puan peşinde koşturulan,
Hastalarıyla yeterince ilgilenmesinin önüne bir sürü engel konan, hastalarını insan olarak değil de para, puan ve sıra numarası olarak görmesi için zorlanan,
Aynı kurumda, hatta aynı klinikte çalışan hekimler arasında bile gelir adaletsizliğine, haksız rekabete yol açarak hastalara ve hekimlere zarar veren,
Kurdukları sistemi zalimane bir şekilde uygulasınlar ve şikâyet edenleri sustursunlar diye üniversite ve sağlık bakanlığında yöneticilerin ceplerine hak etmedikleri halde bol bol para koyan,
Yöneticilerin de aldıkları parayı hak edip etmediklerine, helal olup olmadığına bakmadan oturdukları yerden gelen bu parayı kaybetmemek için her türlü adaletsizliğe göz yumduğu bir mesleğin çalışanları olarak biz doktorlar, diş hekimleri ve bütün sağlık çalışanları;
Adaletsiz, popülist ve hastalara zarar veren bu sistemi getirerek uygulanması için dayatanlara, üç beş kuruş daha fazla para alabilmek için bu sistemi uygulayanlara ve sistemin açıklarını kendi cepleri lehine, diğer hekimlerin ve hastaların aleyhine kullananlara 14 Mart’ı, 22 Kasım’ı, 12 Mayıs’ı “iade ediyoruz”.
Ve diyoruz ki;
Gün sizindir, yiyin, için, koltuklarınıza yapışın, yapışın ki izleriniz kalsın o koltuklarda ve günü gelince onlar da şahitlik etsin yaptığınız bütün haksızlıklara, sebep olduğunuz yanlışlara.
Bizler sizleri yeterince uyardık, sizlerin hatalarınızı görmeniz ve düzeltmeniz için çabaladık. Ve yetti artık; En üstten en alta hepinizi Allah’a ve onun adaletine havale ediyoruz ve hastalarımızın ve kendi haklarımızı sizlere asla helal etmiyoruz.
Bu yazıyı okuyan her bir okurumuz lütfen; Hepimizin şikâyetçi olduğu eski günlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının tedavi olabildiğine baksın. Sonra da şimdi çok methedilen bu günlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının tedavi olabildiğine baksın ve ahkâm kesecekse sonra ahkâm kessin.
Prof. Dr. AHMET BERHAN YILMAZ
İlgili Haberler
TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]
Kerkük’teki Türkmenlerin Güneşte Eriyen Dondurma Misali Durumuna Düşürülmesinin Altında yatan imzalar. 03.03.2018 tarihli bu yazı, 2018 yılında Irak’ta gerçekleşecek Parlamento seçiminden tam bir ay önceki tarihi teşkil ediyor. Söz konusu yazıda, dönemin ITC Başkanı Erşat Salihi ve dönemin ITC başkan yardımcısı Hasan Turan’ın (dönemin ITC yönetiminin bilgisi olmadan) katılımıyla Kürt ve Araplardan oluşan “Kerkük Komisyon”, […]
12 Mayıs 2018 tarihinde, Irak’ta gerçekleşen parlamento seçimine, Kerkük noktasında Erşat Salihi başkanlığındaki Irak Türkmen Cephesi (ITC) Kerkük Türkmen Cephesi Listesi adı altında seçime katıldı. Listedeki 2.aday, ITC yardımcısı Hasan Turan idi. Netice, Kerkük genelinde 1 milletvekili ITC kazandı. Başka bir ifade ile, Kerkük’teki ITC’nin etkisi tamamen kırıldı ve Kerkük üzerindeki inisiyatifi rakip partilere altın […]
Kartal’da adayların seçmeni etkileyecek en önemli projesi hiç kuşkusuz Kentsel Dönüşüm vaadleri olacaktır. Zira adayların seçmeni ikna edebilecek en etkili proje vaadi, barınma konusunda yapılması gerekenler binaların yenilenmesi yani depreme dayanıklı sağlam binalarda yaşama arzusu olacak. Kartal’ın komşu ilçelere oranla imar ve şehirleşme konusunda geri kalması Kartal halkını hem çok üzüyor, hemde bu seferki yerel […]