SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

İnsan Neden Yazar?

Yayınlanma:
ABONE OL
İnsan Neden Yazar?

Cahiliye döneminde olduğu gibi kendi putunu yapıp sonra da tapınanlar gibi partisine, liderine, yöneticisine bağlananlar veya menfaatleri adına bu şekilde davrananlar için söyleyebileceğimiz şudur; Kendi değerlerinden, inançlarından ve dürüstlükten ne kadar çok uzaklaşırsan o kadar çok işine yararsın zalimlerin.

İnsan neden yazar, bu nasıl bir ihtiyaçtır? Neye karşı ve ne amaçla mücadele vermektedir. Büyük çoğunluğun susmayı, sesini kesip sırasını savmayı tercih ettiği yerde yazanlar, çizenler, konuşanlar ne yapmak isterler.

İnsanların çoğu evinde, kahvesinde, lokalinde, sıcak yatağında keyif çatarken veya güce yanaşıp maddi, manevi beslenirken, diğer birilerinin derdi nedir ki doğruları yazarak bir sürü sıkıntıyı göğüsler veya yazdıklarıyla bedel ödemeyi göze alır?

Suskunluğu kendine yediremeyenler, vatanına, milletine ve şehrine karşı kendini sorumlu ve hatta borçlu hissedenler yüzyıllardır gücü elde edince zalimleşen ve insanların kendilerine kayıtsız şartsız teslim olmalarını bekleyenlere karşı ne yapmak ister.

Yazmak; kendilerini toplum üstü görenlerin, kibirlerinden iyice azmış olanların, megalomani denen illete kapılmış olanların ekmeğine yağ sürmeyi reddedenlerin nefeslenme ve yaşama alanıdır.

İnsanlar; milletine karşı yapılan aşağılanmaların, zulümlerin, en hafifinden dikkate alınmamanın, yaşanan sefaletin, sosyal, ekonomik adaletsizliğin normalleşmemesi ve toplum tarafından kadermiş gibi algılanmaması için bir şeyler yapmalıdır.

Birileri gerçeklerin, eksiklerin, onursuzlukların, beceriksizliklerin üzerini örtmeye çabalarken birilerinin de beyninde yaşadığı gelgitleri, sıkıntıları, doğruları paylaşması yanlış mıdır?

Vatan, millet sevgisi, din, iman, namus, ahlak her dönemde birilerinin işlerine geldiğinde kullanıp, gelmediğinde ise bir dahaki sefere kullanılmak üzere bir kenara attıkları değerlerdir. Yazanlar, haykıranlar bekler ki; okuyanlar, dinleyenler kendisine dayatılan bu dini, milli ve demokratik masalların farkına varsın ve artık uyansın.

Toplumlar ne kadar aç, sefil, geri kalmış, çökmüş, perişan durumda olurlarsa olsunlar dünyayı kendi hırslarıyla ve zalimce yönetme sevdasına kapılmış insanlardan merhamet veya anlayış göremezler. Çünkü bu insanlar asla hoşgörülü olamazlar. Onların barışı ölüm, sevgisi kan demektir.

Sesini kes, sıranı sav ve korkak ol sağ ol anlayışına göre yetiştirilmiş, bunu kadermiş gibi algılayan ve sırası gelince ilahlara kurban edilecek çaresiz ve korkak köleler, düşünsel veya bedensel olarak aksi bir durum olabileceğine inanamazlar. İşte bu sebepledir ki karşılarına çıkan ve gerçekleri söyleyenleri de dışlayarak, belki de okumaktan, dinlemekten bile korkarak, benden uzak olsun diyerek ve arkasında başka bir planı vardır düşüncesinin zavallılığıyla izlemektedirler.

Bizler haramların, ahlaksızlıkların, çeşit çeşit tatların beyinleri ve ağızları sulandırdığı, kişisel çıkarlar veya gücü elde edebilmek için dinin bile rahatlıkla kullanılabildiği bir dönemde yaşıyoruz.

İlahlaştırdıklarının artıklarıyla, döküp saçtıklarıyla beslenenler ve bu sayede güç edinenler olanları seyretmekte, alkışlamakta ve bu onursuz zavallılıklarından büyük bir haz almaktadırlar.

Cahiliye döneminde olduğu gibi kendi putunu yapıp sonra da tapınanlar gibi partisine, liderine, yöneticisine bağlananlar veya menfaatleri adına bu şekilde davrananlar için söyleyebileceğimiz şudur; Kendi değerlerinden, inançlarından ve dürüstlükten ne kadar çok uzaklaşırsan o kadar çok işine yararsın zalimlerin.

Ama bu sefaletten kurtulmak mümkündür, bizler mazlum rolüne soyunmazsak birileri de zalim olamaz, siz ALLAH’I tanırsanız, hakkıyla inanır ve güvenirseniz kimse size ilahlık yapamaz.

Sizler ve bizler kendilerini ilahlarına kurban eden, menfaatleri adına zulüm karşısında susanların, elde ettikleri makam, para adına yalan söyleyenlerin, yalanların üstünü örtenlerin, inkârcıların farkına vardığımız ve onlara hak ettikleri şekilde davrandığımız zaman sahip olduğumuz gerçek gücün de farkına varmış olacağız.

Son söz; hepimiz kendimize iyice bakalım ve Allah’tan gayrı tapındığımız, bağlandığımız her ne varsa hayatımızda; hepsini ayaklarımızın altına alalım.

Ahmet Berhan Yılmaz

author avatar
Ahmet Berhan Yılmaz

İlgili Haberler

Dünyadan
09 Nisan 2024
Irak’ın Sahipsiz (Üçüncü) Unsuru; Türkmenler

Irak, farklı etnik ve mezhep gruplarından oluşan değişik oluşumların bir arada yaşadığı bir ülkedir. Tipik Ortadoğu ülkesi olan Irak’ta yaşayan farklı etnik-mezheplere mensup olan her bir toplumun kaderi, arkasında olan farklı ülkelerin desteğine bağlıdır. Tipik Ortadoğu ülkesi demenin de anlamı budur. Örneğin, Iraklı Kürtlerin arkasında ABD ve bazı batılı ülkelerin desteği var, Iraklı  Şiilerin arkasında […]

Dünyadan
30 Mart 2024
Zararın Neresinden Dönersen Kârdır

2017 yılında Türkmen “stratejisinde” köklü bir değişim yapıldı. Yani, 1995 yılından 2017 yılına kadar olan süre içerisinde yapılanların tümü bir tarafa bırakılarak yeni bir döneme geçildi. Başka bir değişle, sil baştan başlamak oyunu misali Türkmen siyasi harekatındaki ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemin kapatıldığı bir dönem olarak Türkmen siyasi tarihine geçti. Değişen bu “strateji” […]

Nerden Tutarsan Elinde Kalır
Dünyadan
22 Mart 2024
Nerden Tutarsan Elinde Kalır

Ferhat Sengaw, beynini, kalemini, iradesini dış mihraklara kiralayan, onların maşası olup talimatları doğrultusunda Iraklı Türkmenlerin tarihine, varlığına ve geleceğine düşünür kisvesi altında medya aracılığıyla hakaret eden sünepe ve pespaye bir Iraklı Kürt yazarıdır. Yukarıda bahsi geçen sünepeye, Hasan Turan başkanlığındaki ITC imzalı verilen cevap “Iraklı oluşumların arasındaki kardeşliği bozmaya yönelik yalan içerikli açıklamaları kınıyor, mahkemeye […]

Genel
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]