Gazeteci Yazar Süleyman Özışık günlerdir kamuoyunda tartışılan Şehir Üniversitesi gerçeğini Türkiye Gazetesi’nde yazdı.
Haftalardır İstanbul Şehir Üniversitesi ile ilgili topluma enteresan bilgiler pompalanıyor. Karar gazetesi yazarları tek elden talimat almış gibi topluca bu konuyu köşelerine taşıyor. Onlar sırasını savdıktan sonra bu kez Yeni Şafak gazetesi yazarları aynı tornadan çıkmış yazılarla konuyu ele alıyor.
Neredeyse tamamı hükûmeti bu konunun haksız tarafı olarak ilan ediyor, Şehir Üniversitesi’nin haksız yere kapanma riskiyle karşı karşıya olduğundan dem vuruyor.
Madem herkes elindeki eteğindeki taşları döktü, o zaman bir de biz bu konuyu ele alalım…Sizi teknik detaylara ve rakamlara boğmadan konuyu müsaade ederseniz meselesinin geçmişini hatırlatayım. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Dragos’ta bulunan Tekel Fabrikası’nın çok değerli arazisini, bir başka deyişle hazinenin, yani milletin arazisini bir talimatla Şehir Üniversitesi’ni kurmak isteyenlere devrediyor.“Alın burası sizindir” diyor.
Üniversitenin yönetimi de tek kuruş para ödemeden aldıkları araziyi etik ve ahlaki kuralların dışına çıkarak ipotek ettiriyor ve bu yöntemle Halkbank’tan 370 milyon lira kredi çekiyor. Gel zaman, git zaman…İktidar düşmanı Türkiye Mimarlar Odası, bu durumu öğrenince devletin arazisinin bir üniversiteye peşkeş çekilemeyeceği gerekçesiyle Danıştay’a itirazda bulunuyor.Danıştay da bu itirazı haklı bularak arazinin üniversiteye verilemeyeceği yönünde karar alıyor.Bu, işin birinci boyutu…İkinci boyutu ise şöyle…Türkiye Mimarlar Odası’nın itirazı sonucu Davutoğlu tarafından kendilerine peşkeş çekilen arazi de ellerinden gidince, Halkbank yönetimi hâliyle parasının peşine düşüyor.“İpotek gösterdiğiniz arsa elinizden gitti. Uzun zamandır ödemeniz gereken borç taksitlerini de ödemiyorsunuz. Bu borcu yeniden nasıl yapılandırabiliriz?” diyerek üniversite yönetimi ile birkaç kez masaya oturuyor.2016’dan 2019’un sonuna kadar iki taraf onlarca kez görüşme yapıyor ama hiçbirinden sonuç alınamıyor. Ödenmesi gereken borçların vadesi geçiyor ama üniversite yönetimi “Paramız yok” diyerek meseleyi kestirip atıyor.Banka yönetimi de parayı tahsil edemeyeceğini anlayınca bu topraklar üzerinde yaşayan her kişiye, her kuruma uygulanan prosedürü uygulayarak parasını tahsil etmek amacıyla takip süreci başlatıyor.Ahmet Davutoğlu’na yakın olan üniversite yönetimi, ucuz siyasi kurnazlıklar yaparak, “Biz Davutoğlu’na yakın olduğumuz için cezalandırılıyoruz” diye yaygara koparmaya başlıyor…Şu anlattıklarımın özetini isterseniz şunu söyleyebilirim. Devletin arazisine tek kuruş para ödemeden konan üniversite yönetimi şimdi de “Bizim çektiğimiz 370 milyon liralık borcu da devlet ödesin” diye ayak oyunları yapıyor.Her şeyden önce bu işin Erdoğan tarafından yapılan bir siyasi operasyon olduğunu söylemek basitlikten başka bir şey değil. Erdoğan nefreti nedeniyle gerektiğinde PKK’yı bile savunur duruma gelen Türkiye Mimarlar Odası, Erdoğan’a yakın bir oda mı?Bu oda, vakti zamanında Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılmasın diye, Yeni İstanbul Havaalanı yapılmasın diye mahkemelere koşmadı mı? Bu odayı iktidara yakın gibi göstermeye çalışmak nasıl bir akıl tutulmasıdır?CHP ile içli dışlı olan Türkiye Mimarlar Odası’nın kimi adamları, dalga geçer gibi önce Danıştay’dan bu kararı çıkarttırdı, ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile birlikte size destek ziyaretine geldi. Size asıl darbeyi vuran bu kişilere sırnaşıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı suçlamak nasıl bir ahlaki yoksunluktur söyler misiniz? Üniversitenin kuruluşunda size sınırsız destek veren Ülker’in sahibi Murat Ülker ayrılış gerekçesini açıklarken iki önemli söz söyledi.“Cumhurbaşkanı Erdoğan bugüne kadar bize sadece ama sadece destek oldu. Ancak ben üniversite yönetimindeki arkadaşların borçlanma konusunda sıkıntılı hareket ettiğini gördüm ve ‘Dikkat edin’ diye uyardım” dedi Murat Ülker…Yani borçlanmada dikkatli olmadığınız, daha doğrusu bankadan çektiğiniz 370 milyon lirayı çarçur ettiğiniz için battığınızı söyledi.“Bize operasyon çekiliyor. Üniversitemiz Erdoğan tarafından hukuksuzca elimizden alınıyor” diyeceğinize çıkın milletin önüne, 370 milyon liranın nereye gittiğini açıklayın.Ne yaptınız bu parayı, nereye harcadınız, söyleyin!Bakın çok açık ve net söylüyorum.“Burada okuyan çocuklarımız perişan olacak, çocuklarımızın eğitimi yarım kalacak” gibi ucuz numaralar üzerinden milletin sinir uçlarıyla oynamayın. Amacınız o çocukları hükûmet karşıtı eylemler yapmak üzere sokaklara indirmekse, bunu denemeyin!O çocuklar perişan olacaksa bunun birinci sebebi, aldığı paraları çarçur eden sizlersiniz. O çocuklar perişan olacaksa bunun ikinci sebebi kanatları altına sığındığınız CHP ve avaneleridir.Ama asla Recep Tayyip Erdoğan değildir.Şu hâle bakar mısınız lütfen…Üniversitenin başında bulunan Ömer Dinçer’e “Erdoğan’a gitmeyi düşünmediniz mi? Belki bir kolaylık sağlar” diye soruyorlar. Dinçer bir kibir abidesi gibi, “Ben ona gitmem. Ben hukuka güvenirim” diyor.Hukuka güveniyorsan bankaya olan borcunu öde kardeşim. Hukukta “Bankadan etik olmayan yollarla para çek ama sıra ödemeye gelince ödeme” diye bir kural var mı?Varsa haklısın, yoksa borcunu öde!Bakın, bu ülkenin bir bireyi olarak söylüyorum.Millete ait olan bir hazine arazisinin size peşkeş çekilmesine asla razı değilim. Eğer sizin banka borçlarınız milletin parasıyla kapatılacaksa, bunu yapan her kim olursa olsun hakkımı da helal etmem.Millet de etmez!Ve hiç endişe etmeyin. Üniversitenizde bulunan çocukların eğitimi yarıda kalmaz. Devlet gerektiğinde evlatlarının eğitimi için her türlü girişimde bulunur.Bu işi de sizden katbekat güzel yapar.Dediğim gibi, siz önce bankadan çektiğiniz 370 milyon lira ile Ülker’in sizin kasanıza aktardığı paraların nerelere gittiğini kamuoyuna açıklayın!
İlgili Haberler
Kerkük’ün Türk kimliği değiştiriliyor!
Kartal Belediyesi kreşlerinde “Yes To Science” bilimsel eğitim projesi uygulanıyor
AYGAD Basının Problemlerini Gündeme Getirdi
Kayıt Dışı Korsan Çalışan Elektrikçilere Dikkat Edin
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) Montaj Başvuruları Erişime Açıldı!
Kripto para Bitcoin haftaya yeni rekorlarla başladı