Soma faciasından sonra Hükümet, taşeron işçileri kadroya alacağını, madende çalışanlara
yeni haklar vereceğini, hatta daha ileri giderek taşeron sistemini kaldıracağını beyan etti. Ancak
hazırlanıp TBMM’ne sunulan yasa tasarısında Taşeron Sistemi kaldırılmıyor, aksine daha da
yaygınlaştırılıyor. Taşeron işçilerin kadroya alınması da söz konusu değildir. Yine madencilere 6
maaş ikramiye, günde 6 saat çalışma ve 2 bin lira maaş sözü verilmesine rağmen bunların hiçbiri
tasarıda yer almıyor.
Meclis’e sunulan yasa tasarısı yalnız taşeron işçiler ve maden çalışanları ile ilgili olmayıp
birçok düzenlemeyi beraberinde getiren bir Torba Yasa tasarısıdır. Torba Yasa tasarısı TBMM’ne
sunulduğunda 60 madde iken bugün 106 maddeye ulaşmış bulunmaktadır. Meclis Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmekte olan Torba Yasa tasarısı 44 ayrı kanun ve 3 kanun hükmünde
kararnamede değişiklik ön görmektedir.
Torba Yasa tasarısında memurundan öğretmenine, hemşiresinden doktoruna, araştırma
görevlisinden profesörüne kadar bütün kamu görevlilerini ilgilendiren en önemli madde 82.
maddedir. Bu madde ile bütün kamu görevlilerinin iş güvencesi ellerinden alınmaktadır.
Hükümetin önerdiği bu kanun maddesinin kabul edilmesi durumunda, kamu görevlisi usulsüz
yollardan işten çıkarıldığını ya da başka bir göreve atandığını yargı yoluyla ispat etse bile
iki yıl süreyle görevine dönemeyecek, üstelik yargı kararını yerine getirmeyen yetkililer
hakkında hiçbir yasal işlem yapılamayacaktır. Bu hukuk devletinin katledilmesi, parti
devletinin kurulması ve memurun iş güvencesinin gasp edilmesi anlamına gelmektedir.
Anayasamızın 11’inci maddesinde yer alan “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz” şeklindeki düzenlemeyle Anayasa’nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü açıkça vurgulanmış ve hukuk hiyerarşisi adına temel bir kural ortaya konulmuştur.
Yine 5170 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle getirilen düzenleme ile temel hak ve özgürlüklere
ilişkin milletlerarası antlaşmalarla, ulusal kanunların aynı konuda farklı hükümler ihtiva etmesi
nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı
hükme bağlanmıştır. Ayrıca Anayasamızın 2. maddesinde Devletin temel niteliklerinden biri
olarak hukuk devleti ilkesine vurgu yapılmıştır.
Hukuk devletinden söz edebilmek için idarenin bağımsız yargı organlarınca denetimi
yeterli olmayıp, aynı zamanda idari yargı organlarınca verilen kararların idare tarafından
uygulanması da gerekmektedir. Nitekim Anayasamızın 138. maddesinin son fıkrasında “yasama
ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu; bu organlar
ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine
getirmesini geciktiremeyeceği” hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle Anayasamıza ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere aykırı
olan 82. madde Torba Yasa tasarısından çıkarılmalıdır.
Kamu görevlilerinin çözülmesi gereken birçok sorunu varken, Hükümet’in memurların
iş güvencesini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmesi abesle iştigalden başka bir anlam
taşımamaktadır.
Toplu sözleşme masasında anlaşmaya varılan ve Kamu Görevlileri Danışma Kurulu’nda
karara bağlanan;
̧ Üniversite öğretim elemanlarının ücretlerinin iyileştirilmesi,
̧ 2005 yılından sonra göreve başlayan personele bir derece verilmesi,
̧ Disiplin cezalarının affı,
̧ Yardımcı hizmetler sınıfına ek gösterge verilmesi,
̧ 4/C’li sözleşmeli personele kadro verilmesi,
̧ Emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 yıllık hizmet süresi sınırının kaldırılması,
̧ Üniversite Genel Sekreter Yardımcılarının göstergelerinin 3600’e çıkarılması
gibi konular Torba Yasa neden yok?
Torba Yasada memurun aleyhinde ve Anayasamıza aykırı her türlü düzenleme var, fakat
öğretmene ve polise vaat edilen 3600 ek gösterge, fakülte, yüksek okul, enstitü sekreterleri,
şube müdürü ve şeflerin ek gösterge düzenlemeleri neden yok?
Aşağı yukarı bir yıla yakın bir süreden beri Başbakan, Maliye Bakanı, Bilim-Sanayi
ve Teknoloji Bakanı ve birçok bakan konunun Bakanlar Kurulunun gündeminde olduğunu
belirtmelerine ve hatta bazı milletvekillerinin iyileştirme düzenlemesinin Başbakan’ın
onayına sunulduğunu belirtmelerine rağmen bugüne kadar beklenen bir maaş iyileştirmesinin
akademisyenlerden esirgenmesi esef vericidir.
Üniversiteden yeni mezun olmuş ve yeni göreve başlayan bir uzman, profesör kadar
maaş alıyor. Sizde hiç utanma yok mu? Batsın sizin “eşit işe eşit ücret” yalanlarınız…
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen
İstanbul İl Başkanı
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?