Bir sen kalmıştın inandığımız, güvendiğimiz.
Bir sen kalmıştın her daraldığımızda nasıl olsa “O” var diyebildiğimiz.
Bir sen kalmıştın ve bir sen değişmemiştin etrafında rüzgârgülü gibi her yöne dönüp duranlara inat.
Bir sen kalmıştın siyasetçi olamayan, Allah ve dava adamı olarak kalan.
Senin gibi Anadolu kokan anacığın yaşlı gözlerle ne de güzel anlatıyordu seni “O eller gibi değildi, harama hiç el uzatmamıştı.” O da biliyordu seni ve diğerlerini.
Sen; davanla, doğrularınla, ideallerinle, vatan, millet sevginle ve Allah inancınla her zaman öndeydin, her zaman örnektin.
Sen; bu millete ışık olmuştun, liderlerini, çıkarlarını inançlarına bile tercih edenlere Allah, iman, millet, vatan, dava ve liderlik dersi vermiştin.
Sen; sonsuzluğun sahibine kavuşmak istiyordun, duaların kabul oldu ve iki saniye sonrası belli olmayan bu dünyada, herkes fırıldak gibi dönüp dururken, sen dimdik durarak, bu milletin gözyaşları ve dualarıyla, kavuştun Rabbine.
Yıllarca yattığın mahpus damlarına, bu millet için çektiğin sıkıntılara rağmen, her şeyin Allah’tan geldiği inancıyla, kendini mağdur hissetmeden, mağdur rolü oynamadan, dik durmanın asaleti, şerefi ve onuruyla kavuştun Rabbine.
Sen; kibrin şeytandan geldiğini bilerek asla mağrur olmadan kavuştun Rabbine.
Senin; makam arabaların, seni aldatan, seni kullanan yalakaların olmadı ve sen yetimin hakkına el uzatmadan, yemeden, yedirmeden kavuştun Rabbine.
Sen; anlamsız ve gereksiz dünyevi makamların getirdiği vebal, kibir ve mağrurluğu yaşamadın sadece bu vatanın, milletin derdini yaşadın.
Ve sen; İnşallah cennetin kapıları sana açıldığı an eminim ki, dünya, makam, mevki, para hırsına kapılmadığın için “Şükür Ya Rab” diyeceksin.
Sen bizlerden alacaklı gittin, sen bu ülkeden alacaklı gittin ve sen bizlerden bir parçamızı aldın gittin. Dilerim bizlere ve bu ülkeye hakkını helal etmişsindir.
Diyordun ya Koca Reis, kapatmayın pencerelerimi üşüyorum, bizler de, bugün, seninle donduk kaldık.
Bir sen kalmıştın ve artık sen de yoksun. Başladığın gibi onurla, şerefle, imanla ve şehadet şerbetini içerek bitirdin.
Muhsin ağabey; senin davan Allah, vatan, millet içindi ve buna hepimiz şahidiz. Allah sana rahmet eylesin Muhsin Ağabey, mekânın cennet olsun.
DİPNOT: Bu yazı 25 Mart 2009 günü Sevgili Muhsin Yazıcıoğlu Rahmeti Rahmana kavuştuğu gün, o gün ki duygularla yazılmış ve yayınlanmıştı. Kendisini anmak ve uyanmak vesilesi olur diye düşündüm.
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?