Beş çocuk için 305 yıl hapis isteniyor.
Gazete ve TV haberlerine göre; “Taş atan çocuklara 305 yıl hapis istenmiş” Her şeyden önce şunu söyleyelim ki çocuğa ceza olmaz/olmamalı. Zira çocuk: dinimize göre günahsız, örfümüze göre saf, genel hukuk kaidelerine göre suç işleme ehliyetine sahip değildir.
Ancak söz konusu “Taş atma” sıradan bir taş atma değil. Taşı, çocuklar birbirlerine atmıyor? Taş, kuş vurmakta kullanılmıyor. Taş, ben daha uzağa atacağım diye denizin ortasına atılmıyor. Taş; sokakları yangın yerine, ülkeyi savaş haline getirmek için atılıyor. Taş; polise, askere, ev ve iş yerlerine, bankalara, öğretmen evine, askeri lojmanlara, hükümet konağına atılıyor.
Polise atılan o taş, nerede atılmış, niye atılmış soran yok. Oysa o taş, yine böyle bir terör hareketinde ölen PKK’lının cenaze töreninde atılmış. Kime atılmış? Polise, askere atılmış. Neden atılmış? Sokakları yangın yerine, ülkeyi kan gölüne çevirmek için atılmış. Atılan taş; Türk, Kürt diye ülkeyi bölmek için atılmış. Atılan taş, bin yıllık kardeşliğinizi yok etmek için atılmış.
Yaşı küçük çocuklara bir şey diyemez. Peki ya ailelerine? Anne ve babalarına, abla ve ağabeylerine? Onlara da bir şey diyemez miyiz? Neden bu aileler, çocuklarına sahip çıkmaz? Ya da neden hep o çocuklar? Polisle çatışan o çocuklar! Askerle çatışan o çocuklar! Cenazede olay çıkartan o çocuklar! Molotof kokteylini atan o çocuklar! Arabaları ateşe veren yine o çocuklar!
Okulda olması gereken o çocuk, eylemde. Ders çalışması gereken o çocuk, eylemde. Spor yapması gereken o çocuk, eylemde. Oyun oynaması gereken o çocuk, eylemde. Hangi eylemde? Nerede işyerleri, evler, arabalar tahrip edilecek. Nerede askere, polise taş atılacak. Nerede yollara barikat kurulup ateşe verilecek, o çocuklar orada. Ya elinde taş, ya elinde bölücü başının posteri.
İşte o çocuk, Molotof kokteyli, havai fişek atıp, sokakları yangın yerine, şehirleri savaş alanına çevirecek sonra da biz de diyeceğiz ki: “Taş atan çocuklara savcı, 305 yıl hapis istedi.” O çocuğa taşı ben mi verdim? O taşı ben mi at dedim? O çocuğu, terör örgütüne ben mi soktum? Hayır.
Ülkenin her geçen gün biraz daha ayrıştırılmaya gittiği bugün, “Onlar çocuk, taş atan çocuklara ceza veremeyiz.” derseniz bu sonuç kaçınılmazdır. Bu mantıksa, bölücünün ekmeğine yağ, terörün ekmeğine bal sürmektir. Bu da teröre destektir, teröristle kol kola olmaktır.
Taşı atan da, taş atılmasına ortam sağlayan da, taş atılmasına göz yuman da bu işten sorumludur. Bu sorumlulukta; çocuğa sahip çıkamayan aile, eğitemeyen okul, tedavi edemeyen hastane, spor alanı üretemeyen belediye, iş ve aş veremeyen devlet görevini tam yapamamış demektir.
O taşsa, sıradan bir taş değil; ülke birliğine atılan bir bombadır. Bu bombaya da müsaade etmemiz mümkün değildir.
M. Nazım Telli
İlgili Haberler
Bugün terörsüz Türkiye için önemli bir adım atıldı
Okan Algün, Teknolojinin Geleceği Tehlikede, Yapay Zeka ve Veri Zehirlenmesi
Hüseyin Yücel mi Serdal Adalı mı?
İtina ile Çökertilen Bir Toplumun Siyasi Davası
Irak Türkmen Milletinin Hali; Hal-i pür melalimiz
Saddam Gerçekten Bir Devlet Adamı Mıydı?