Irak’ta her seçim dönemi yaklaştığında, Türkmen toplumunun siyasi denklemdeki konumu ile ilgili eski sorular yeniden gündeme geliyor. Özellikle de Türkmen varlığının kalbi ve kimliğinin derin kökleri sayılan Kerkük’te…
Ancak son parlamento seçimlerinde dikkat çeken gerçek şu oldu: Yıllarca siyasi varlıklarını korumak için mücadele eden Türkmenler, tarihî şehirlerinde yeniden azınlık konumunada kaldı.

Kerkük’te Türkmen etkisinin azalması, iç içe geçmiş birçok nedene dayanıyor. Bunların bir kısmı Türkmenler arasındaki iç bölünmelerden, bir kısmı ise Irak’ın etnik ve mezhepsel paylaşım esasına dayalı siyasi sisteminden kaynaklanıyor. Seçimler, Türkmen sesinin birleşmesi için bir fırsat olması gerekirken, kişisel rekabetlerin arenasına dönüştü. Böylece ortak karar zayıfladı, oylar bölündü ve milletvekili sandalyeleri, daha örgütlü, mali gücü ve nüfuzu yüksek diğer gruplara gitti.
Kerkük artık tüm bileşenlerinin ortak şehri olarak yönetilmiyor; aksine, Kürt ve Arap güçleri arasında nüfuz mücadelesine sahne olan bir alan hâline geldi. Eskiden denge ve istikrar unsuru olan Türkmen sesi ise giderek marjinalleşti. Bugün Türkmenler, geçmişte “denge unsuru” oldukları şehirde, daha büyük güçlerin oyununda ikincil bir aktör hâline gelmiş durumda — oysa bu kentin asıl sahipleri ve kurucuları onlar olmuştu.
Bu gerilemenin temel nedenlerinden biri de etkin Türkmen kurumlarının eksikliği ve Türkmen siyasi güçlerinin gerçek bir halk desteğinden yoksun olmasıdır. Diğer partiler güçlü örgütlenme ağlarına sahipken, Türkmen siyasi hareketleri hâlâ bireysel çabalara ve sınırlı ilişkilere dayanmaktadır. Bu da onları, sert ve rekabetçi seçim ortamında zayıf düşürmektedir.
Her şeye rağmen son seçimler, Türkmenler için bir uyarı zili niteliği taşımaktadır — siyasi dağınıklığın ve zayıf ittifaklara duyulan aşırı güvenin yeni kayıplara yol açtığını açıkça göstermiştir.
Bugün çıkarılacak en önemli ders şudur: Kimlik sloganlarla değil, ortak duruş ve güçlü kurumlarla korunur.
Eğer Türkmen kararı birleşmez ve iç yapı liyakat temelinde yeniden inşa edilmezse, Kerkük Türkmen sesi olmadan yönetilmeye devam edecek ve Türkmenler, tarihî olarak parçası oldukları vatanın yönetiminde etkisiz kalacaklardır.
Kerkük’te ve genel olarak Irak’ta Türkmenlerin rollerini yeniden kazanabilmeleri için, isimlerin ve grupların ötesine geçen birlikte bir siyasi projeye ihtiyaç vardır.
İlk adım, *karar birliğini sağlayacak, Türkmen toplumunun ekonomik ve siyasi hedeflerini belirleyecek bir “Türkmen Yüksek Konseyi”*nin kurulması olmalıdır. Ancak böyle kurumsal bir çerçeveyle Türkmenler, yeniden sessiz bir azınlık değil, etkin bir ulusal ortak olarak yerlerini alabilirler.